-Filistinli Çocuklara-
Sen ağla, sen ağla Filistinli kız,
Zalimleri gözyaşların boğacak.
Bu karanlık devir geçmez sancısız,
Güneş senin gözlerinden doğacak...
Ne yakılır, ne gömülür gerçekler,
Düş görürken kurşunlandı bebekler,
Kundaklasın gül kokulu melekler...
Dünya utanmayı bilir mi sandın?
Çağırsan imdada gelir mi sandın?
Sağır, dilsiz duvar olmuş vicdanlar,
Yürek yakan feryadını kim anlar?
Tarihin koynunda mutlu zamanlar,
O saltanat sürenlere veyl olsun!
Toprağını verenlere veyl olsun!
'Ey çocuklarını öpen babalar'
Orda tanka taş atıyor balalar,
Sarılır mı kalblerdeki yaralar,
Heyhat,ellerinden tutan olmadı.
Sesine sesini katan olmadı...
Sen güzel günlerin hayalini kur!
Artık söz manasız, çatlasın şuur.
Bu yangın sönmezse, gökler tutuşur.
Bir medeniyet ki, vahşet sanatı .
Kendi öz yurdunda zindan hayatı.
Bir gece sen uğurladın Habibi,
Ah Kudüs ah, şehirlerin garibi,
Bir gün gelir, Selehattin Eyyubi
Yine huzur çiçekleri açacak.
Gönül burçlarına dikilsin sancak.
Sen ağla, sen ağla Filistinli kız,
Zalimleri gözyaşların boğacak.
Bu karanlık devir geçmez sancısız,
Güneş senin gözlerinden doğacak...
Servet Yüksel
23 Kasım 2009 Pazartesi
21 Kasım 2009 Cumartesi
Yaşamak...
Bakma sen öyle üzgün durduğuma
Umutsuz bir günü bilmez bu gönül
Ağlarsa yarimin her vurduğuna
Bir ömür bir daha gülmez bu gönül
Yaşamak, acılarla dost olarak
Yaşamak acılara ağlamamak
Hovarda bir güle gönül bağlamak
Arkadaş, tamda böyledir yaşamak
Acıyla kavrulup gülebilirsen
Bir anda her şeyi silebilirsen
Arkanı dönüp de gidebilirsen
Bir ömür dert yüzü görmez bu gönül
Yaşamak, sevmediğini bilerek
Yaşamak yinede gönülden severek
Yaşamak, ağlayabilmek gülerek
Arkadaş, işte böyle der bu yürek
Her yolu başkası için koşarsan
Her anı sevdiklerine yaşarsan
Kendini, en son sıraya atarsan
Bir ömür huzura ermez bu gönül
Yaşamak bağrında yanan ateşe
Bir damla sevgi dilenmeden bile
Yaşamak binlerce sahte gülüşe
Küçücük bir sitem etmeden bile
Değer ver, bilen olursa yılma sen
Olmazsa, yine gül gülebilirsen
Hoş görüp herkesi sevebilirsen
Bir ömür nefreti sevmez bu gönül
Atılan her taşa güller dökersen
Yaşamak belki de işkence olur
Güller, acı çekmeye değer dersen
Bir ömür gönlünden ayrılmaz huzur.
Umutsuz bir günü bilmez bu gönül
Ağlarsa yarimin her vurduğuna
Bir ömür bir daha gülmez bu gönül
Yaşamak, acılarla dost olarak
Yaşamak acılara ağlamamak
Hovarda bir güle gönül bağlamak
Arkadaş, tamda böyledir yaşamak
Acıyla kavrulup gülebilirsen
Bir anda her şeyi silebilirsen
Arkanı dönüp de gidebilirsen
Bir ömür dert yüzü görmez bu gönül
Yaşamak, sevmediğini bilerek
Yaşamak yinede gönülden severek
Yaşamak, ağlayabilmek gülerek
Arkadaş, işte böyle der bu yürek
Her yolu başkası için koşarsan
Her anı sevdiklerine yaşarsan
Kendini, en son sıraya atarsan
Bir ömür huzura ermez bu gönül
Yaşamak bağrında yanan ateşe
Bir damla sevgi dilenmeden bile
Yaşamak binlerce sahte gülüşe
Küçücük bir sitem etmeden bile
Değer ver, bilen olursa yılma sen
Olmazsa, yine gül gülebilirsen
Hoş görüp herkesi sevebilirsen
Bir ömür nefreti sevmez bu gönül
Atılan her taşa güller dökersen
Yaşamak belki de işkence olur
Güller, acı çekmeye değer dersen
Bir ömür gönlünden ayrılmaz huzur.
15 Kasım 2009 Pazar
Gittiğin Yeter
Yüzünde çizgiler yaştan mı olmuş
Gözünden inciler döktüğün yeter
İçinde bir yuva, hüzünle dolmuş
Gönlünden umutlar söktüğün yeter.
Hayatta yıkımlar her zaman olur
Yine de dünyaya mutluluk savur
Ayakta kalmanın tek yolu budur
Kendini bırakıp çöktüğün yeter.
Elinde sihirli değnek arama
Zaman, en tesirli ilaç yarana
Düşmanca yaklaşma sevip sarana
Uzanan elleri ittiğin yeter.
Acını, derdini, kahrını yitir
Hiç bitmez bildiğin öfkeni bitir
Kalbinden bir sıcak tebessüm getir
Sırtını dönüpte gittiğin yeter.
Bu kadar eziyet neden kendine
Üzülme yeniden sevmeyi dene
Her acı anıyı biten her güne
Paslı çivi gibi çaktığın yeter.
Akarken bir nehir gibi seneler
Ömründen sayısız gölgeler geçer
Zamanla netleşir kim neye değer
Her güzel tabloyu yaktığın yeter.
İbrahim Usta
Gözünden inciler döktüğün yeter
İçinde bir yuva, hüzünle dolmuş
Gönlünden umutlar söktüğün yeter.
Hayatta yıkımlar her zaman olur
Yine de dünyaya mutluluk savur
Ayakta kalmanın tek yolu budur
Kendini bırakıp çöktüğün yeter.
Elinde sihirli değnek arama
Zaman, en tesirli ilaç yarana
Düşmanca yaklaşma sevip sarana
Uzanan elleri ittiğin yeter.
Acını, derdini, kahrını yitir
Hiç bitmez bildiğin öfkeni bitir
Kalbinden bir sıcak tebessüm getir
Sırtını dönüpte gittiğin yeter.
Bu kadar eziyet neden kendine
Üzülme yeniden sevmeyi dene
Her acı anıyı biten her güne
Paslı çivi gibi çaktığın yeter.
Akarken bir nehir gibi seneler
Ömründen sayısız gölgeler geçer
Zamanla netleşir kim neye değer
Her güzel tabloyu yaktığın yeter.
İbrahim Usta
Başlarken...
Madem blog açmak artık sıradanlaştı bana da uygundur diye düşündüm. Ne de olsa sıradan işlerin insanıyım :) Her ne kadar çok güncel tutamayacağımı düşünsem de bir denemekte yarar var sanırım. Bu sayfaya yolu düşen herkese hoş geldin diyorum. Umuyorum ki boş göndermem ;)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)